13 Mayıs 2014 Salı

MONTESSORİ AŞKINA

  Uzun zamandır yapmak istediğim bazı ev düzenlemeleri ve aktiviteleri  vardı.Zeynep kızın artan enerjisi ve yetmeyen oyunlar sonucunda onları  yapmaya başlamış bulunmaktayım . İlk olarak yavaş yavaş sorumluluk kazandırma projlerine başladık.  Kişilik gelişiminin hızlanıp sahiplenme duygusunun da  arttığı dönemi  fırsat bilip işe koyuldum . Zeynep kız için evdeki bir askıyı onun yetişebileceği şekilde sokak kapısının yanına monte ettim. Duvarı hava durumu teması oluşturarak keçe yardımıyla beraber süsledik.  Kırmızı yağmur damlalarını çok sevdi Zeynecik. Altına da en sık kullandığı iki ayakkabıyı alacak bir ayakkabı kutusunu koydum. Basit bir şekilde kapladım. Şu anda yardımlı da olsa , dışarıya çıkmadan kendi montunu alıp , dönüşte tekrar asacağı bir askısı  ve ayakkabılarını koyacağı bir ayakkabı kutusu var artık :)



  
İkinci olarak  da sizlere ilk  kendi üretimim montessori materyalimden bahsetmek istiyorum . Tabiki gördüğüm diğer anne üretimlerinden esinlendim ama kurgu ve tasarım bana ait Anneler günü akşamı kuzumun erken uyumasını  ve eşceğizimin sunum hazırlıyor olmasını fırsat bilip , döktüm malzemeleri.  Tam sekiz renkten oluşan ,  el göz koordinasyonu , renk eşleştirme ,  büyük -küçük kavramı ve aynı zamanda  kalın ince kavramını çalışmayı sağlayacak bir oyuncak yaptım . Zeynep kız çok sevdi.  Tabi ilk oyunlarda "-Kalınlar büyük delikten , inceler küçük delikten atlıyor "komutunu bir çok defa söyledim . Renkleri bildiği için eşleştirme de sorun yaşamadı . Fakat oynarken görüyorum ki ciddi bir konsantrasyon istiyor bu aktivite .  Bazen kalın ince olayına takılıp yanlış renge yönlenebiliyor , "-Elimizdeki renge dikkatli bakalım." deyince düzeltiyor bıdık .
  Tavsiye derim uzun zaman oynayabileceği, hem zevkli hem de  öğretici bir materyalimiz oldu .Bu arada bu tip aktiviteler ile birlikte dağıttığımızı toplama bilincini de kazanmaya başlıyoruz yavaş yavaş. Küçük malzeme  kaplarının kapaklarını kendi kapatıyor. Ayakkabı kutusu olduğu için açıp içine yerleştiriyoruz . En üst kapağı da şimdilik anne destekli kapatıyoruz. Günde 3-5 defa sadece bununla oynadı ,  bende çok yoruluyorum  ama değer  kuzucuğum için :))) 

  Bu aktivitleri intagram hesabımda da paylaşıyorum bilginize ...

10 Mayıs 2014 Cumartesi

20. ay


Merhabalar  20.ayımıza girmiş bulunuyoruz.
Zeynepcik çocuk olma yolunda hızla ilerliyor. Artık  gayet net bir şekilde  duygularını, isteklerini ve tepkilerini anlatabiliyor çok şükür :) Hala bazı kelimeleri sadece annesi anlasa da 4-5 kelimelik cümleler ile durum bildirimlerimiz hatta yorumlarımız olmaya başladı. Araba yolculuklarımız minik gözleri ile camdan gördüğü her şeyi anlatan bir meleği dinlemekle geçiyor . Favori cümlelerinden bazıları ;

" -Anne bak , çok ağaç var ."
 " Baba nay nay aç "
  "Baba bak , beyaz aydede dördüm (gördüm)  ,
 "-meymep (Zeynep )  hayı (sarı ) obobüs gördü"
"   Bis anneanneye didiyoyuz. "

 Gördüklerini   renkleriyle ,üçgen yıldız  gibi şekilleriyle tanımlayan  ,  benim göremediğim minicik uçakları farkedip heyecanla bağıran  bir bıdık olmaya başladı Zeynepcik :)) . Araba yolculuklarında en zor anlarımız parkların yanından geçmek  oldu . Tüm çocuklar gibi parka bayılan Zeynepcik , "Aaaa park var. parka didiyim " deyince duramayacaksak izahat yapması anneye düşüyor. Ama acizane tavsiyemdir bebeklerinize  gece- gündüz , soğuk -sıcak ,yağmurlu- güneşli , ıslak -kuru vb  kavramları öğretmek çoğu zaman (eşref saatine denk gelmediği müddetçe )bebeğe açıklama yapmak konusunda çok işe yarıyor :)

 Örneğin "-Şimdi akşam olmuş ,oraya gidemeyiz , güneş gelip sabah olunca gidebiliriz "dediğimde ve ertesi gün sözümü tuttuğumda bana güveni oturduğu için sorun yaratmıyor çok şükür :)))

    Her yeni cümlesi , yeni bakışı duruşu bir heyecan .
 Bu arada bir iki haftadır yavaştan tuvalet eğitimine de başladık. Çişini daha tam anlayamamakla birlikte hemen hemen firesiz kakamız tuvalete diyebilirim. Yapacağını anladığım anda soruyorum "-Kaka geldi mi ?"diye oda "-evet " deyince bir heyecan " Haydi tuvalete!!!" diyoruz. Kaka yaptığında ona bakmak hoşuna gidiyor " Bak düşmüş" diyorum  ve sifonu ona çektiriyorum şimdilik hoşuna gidiyor bakalım . Tabi kakayı yapar yapmaz  "- püf toktu " demesi de çok hoşuma gidiyor.Bu bir süreç tabi tam oturması biraz zaman alacak elbette sabırlı olmak gerek.
 Eh annelik böyle bir şey işte . Yazdıklarıma bakın , Kaka -çiş..vs . Ama emek işte , üşenmeden yapılan , başka şartlarda iğrenilecek durumların bile mutluluk verdiği tek durum olsa gerek . İyi ki varlar , binlerce şükür sağlıklı ve mutlular .  
      Yarın  Anneler Günü . Tüm Annelerin Başta Kendi Annemin Anneler Gününü Kutluyorum...

6 Mart 2014 Perşembe

UMRE -2 -



O Güzel Diyarlardan paylaşmak istediğim bir kaç notuda bu yazımda anlatmak istiyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki normal hayatımızda ne kadar Allah (c.c) ya yakınsak ve O nun hoşnut olacağı işler ile meşgul isek orada da manevi haz ve nasip o kadar oluyormuş. Yani gitmeden önce zannettiğim gibi orada melek olunmuyor, sivrilikler devam ediyor , ve feyz bir sihirli değnek gibi dokunmuyormuş ruha. Kabı kadar alabiliyormuş insan .

   Tavaf, benim için başlı başına bir yıkanma vesilesi oldu. En çok zikrettiğim dua "-TEMİZLE BENİ YA RABB!" dı . Ki manevi bir çamaşır makinasındaymışcasına  dönerek  temizlenmek , günahlarımdan , sivriliklerimden arınmak istedim hep. Yakınlık diledim o nice Peygamberin ve en son Nebi 'nin (s.a.v) yüz sürdüğü KABE  de. En yakın olduğum an ise Kabenin duvarına iki elimle yapıştım ve gözyaşı ile af dilemek nasip oldu o müthiş kokuyu içime çekerken ...
...
     Zeynepcik i soracak olursanız hep yanımızdaydı. Üç defa umre yaptık , ikisi geceydi ve arabasında uyudu çok şükür. Arabayı almadıkları zaman da momfortbaby kangurumuz işimize çok yaradı.
 
     Yazacak çok şey var ama , kuzucuğun bir hatırası ile bitirmek istiyorum.
Son tavafımızda , Zeynep hep kucakta , kanguru yada arabada tavaf etti ayakları da bassın biraz yürüyüp nasiplensin istedik. Son tavafın son şaftında tenhalaşan bölgede onu bıraktık ve bir müddet yürüdü. O mutluluğu gözümün önünde hiç gitmiyor. Tavafı bitirip çıktığımızda ağlamaya başladı. Eliyle tavaf alanını gösterip yürümek istediğini anlattı bize . Tavaf alanındaki mermerin devamı olan dış kısımda yürüttüm ama ağlamaya devam ederek tavaf alanını gösterdi. Sonra "- Bak kızım aynı mermer burada da yürüyebilirsin , orada ne var ?"  Dedim ve Zeynebin , 16 aylık kızımın verdiği cevap hepimizin gözlerini yaşarttı.   "ALLAH " kendi diliyle "-AYYAHH" deyiverdi. Sus olduk. Kimbilir neler gördü o masum melek gözler . Kim bilir nasıl bir manevi haz aldı ki orada yürümek istedi?
    Allah (c.c) hepimize en başta  şahsi ibadetlerimizde ve gidenlere oralarda masumcukların aldığı , gördüğü güzelliklerle daha ihlaslı ibadetler yapabilmeyi nasip etsin ...

15 Şubat 2014 Cumartesi

UMRE YOLCULUĞU -1-

  Merhabalar ,
Bir süredir yazamayışımın nedeni Umre seyehatimiz öncesindeki koşturmacalarımız ve sonrasında anneannemin vefatıdır.
   
      Umreye gitmeden önce yaptığım " Bebekle Umre " taramasında karşıma az sonuç çıkması sebebiyle de gidecek kişilere de belki yardımcı olurum düşüncesiyle ayrıntılı paylaşımlar yapmak niyetindeyim ...


                   UMRE        "ZEYNEP KIZ 16 AYLIK "


Dostlar,     "- Bebekle zor olmadı mı  bu vazife ?  " sorusunu en  başta duyar gibiyim . Sorumun cevabı tek kelimelik olamayacak kadar ayrıntılı. Biz Umre ziyaretimize çekirdek aile olarak gitmedik annem , babam , teyze, amca ve kuzenlerim de vardı. Zaten ilk karar almamıza vesile bu durum oldu . Ara ara da olsa bırakabileceğimiz bir kaç kişinin olması. Öncelikle şunu belilrmeliyim ki kızımın uyku ve iştah problemi olmamsı da beni cesaretlendirmedi değil.  Ama orda o kadar çok çocuklu aile gördüm ki herşey göze alınıp gidilebilir dedim. Tabi eğer bebeğinizçok yemek seçen uykuları çok düzensiz ve sorunlu ise biraz daha büyümesini bekleyebilirsiniz. Çünkü orada meşakkatli , yorucu bir ibadet var ve öyle bir durumda meşekkat çok daha artabilir maddi manevi.  
,     Bu yazımda daha çok yanınıza neler almalısınız , neler lazım oluyor  onlardan bahsedip daha sonraki yazılarda ayrıntılardan bahsetmek niyetindeyim. Dediğim gibi kızım 16 aylıktı ve 12 tane dişi olduğu için artık herşeyi yiyebiliyordu.
      
-Gitmeden  ; poaça , kek, kurabiye türü atıştırmalıklar ve kuru meyveler hazırladım. Çok işimize yaradı otele dönemediğimiz yada mescitte bulunmamız gereken sürelerde eline verdim hem doydu hem oyalandı. Oranın yoğurdunun da çok lezzetli olması işimize yaradı . Sırt çantam yemek deposu gibi gezdim zaten alternatiflerle dolu , Yemedi muz onu yemedi yoğurt:)) hem besleyicilikten taviz vermedim hemde aciz kalmamış oldum.
- Yine gitmeden bir kavanoz fındık, ceviz, badem , kabak çekırdeğini rondodan çektirmiştim. Her gün bala karıştırıp onu vermeyi de ihmal etmedim. Çıkmadan çantama koyduğum yoğurda da pekmez ve bu karışımdan ekliyordum :))
- Onun dışında kahvaltılarda çorba veriyorlar ondan da yanıma alıyordum sürekli dışarıda olduğumuz için öğlen yemeği olarak çorbasını yemiş oluyordu .
-Meyve kendinizistediğiniz yerden alabilirsiniz zaten , daha küçük bebekler için marketlerde herşey var kavanoz mamaları vs.
Bu arada şimdiye kadar bisküvi gibi şeyler yemeyen kızım atıştırmalık ve oyalamalık mecbur baya bir bisküvi çikolata yemiş oldu ama olsun . Favorisi Rulokat oldu:)
-Akşam yemeği de yine otelde oluyordu , Türk aşçılar yaptığı için damak tadımızı zorlamadı ama tabiki her zaman lezzetli değildi .

Yemek faslı böyle ki bence bebekle gidenlerin en büyük kaygılarından biri sanırım . Uyku zaten her çocuğun düzeni var ki tabi orda düzen bozuluyor fakat bir şekilde tamamlıyorlar. Gece uykusunu eksik uyuduysa gündüz daha çok uyuyarak tamamladı Zeynepcik. Gece birleri çoktan unutup dokuz onlarda uyuyan kuzucuk orda o saatlerde Kaba nin karşısında koşuşturdu kardeşlerle oynadı. Önemli olan huzuru yerindeydi ya başka şeyi sıkıntı etmedim .

     Biraz da kılık kıyafet konusuna değinelim ;

Biz mevsim itibariyle biraz daha serin bir zamanda gittik. Tabi gündüzleri hayli sıcak olsa da pervaneler ve klimalardan dolayı çocuğu penye de olsa bir yelek hırkasız dolaştırmak pek mümkün olmuyor . Sadece gezilerde gündüz kısa kolluları kullandım . Bol bol bady aldım malum. Kısa kollu  yazlıklardan da uzun kollu sweatlerden de almıştım iyiki almışım. Güneş battıktan sonra hep uzun kollu giydirdim. Hatta kapşonlu bir hırka neredeyse üzerimizden çıkmadı  diyebilirim. Uzun alt  eşofamn pijamalar oldukça işe yaradı. Kısa alt almanızı bu mevsimler için pek tavsiye etmem. Uzun penye taytlarımız da çok işe yaradı.
- En az biri kalın diğeri ince battanilyeler . Yastık , havlu, şampuan  gibi özel eşyalarını alırsanız rahat edersiniz .
- Bol bol çorap alın derim. Ben herşeyden bol alıp yıkama işini eve bıraktım ama yıkama imkanı var iseyen öyle de yapabilir.
- sevdiği oyuncaklardan bir kısmını biraz unutsun diye gitmeden saklamıştım işe yaradı. Ufak Legolardan , parmak kuklalarından çantaya atıyordum sıkılınca ele :))  Boya kalemi, bebek , araba  gibi ufak youncakalrından da almıştım yanıma oradan da birşeyler aldık tabiki .

  Ordaki günlerimizden anıları da sonraki yazılarımda paylaşacağım .

13 Ocak 2014 Pazartesi

Haftanın Rengi Çalışmaları

Merhabalar, bugün size renk çalışmalarımızdan bahsetmek istiyorum . Bebekler nesneleri öğrenmeye başladıkça , öğrendiğine emin olduğunuz nesneleri artık sıfatları ile söylemeye başlayabilirsiniz. Şuna inanıyorum ki zaten bizi yönlendiren onlar . Öğrendiklerinde daha fazla şey ekliyor bir kaç deneme de öğrenmiyorlarsa erken olduğuna karar veriyorsunuz. Belki bazı anneler renkler için erken değil mi ??diye geçiriyordur içinden:)). Haklı olabilirsiniz ama bizim renk maceramız şöyle başladı ve yol aldı. 13 ay civarı, birçok bebekli evde olan halkalı oyuncaklarını oynarken oradaki bir kaç rengi öğretme amacı olmadan söylemiştim. Ertesi gün , aynı oyuncakla oynarken "Sarı halkayı takalım kızım" dediğimde bana sarı halkayı getiriverdi. Ben denk geldi diye düşünürken mavi ve moru da bilince . Dedim ki demek ki bu konuda istekli yavaş yavaş nesnelerden  renkleri ile  bahsedebilirim. Tabi her zaman tutturamadığı oluyordu ki zaten bilirsiniz bebekler canı isteyince daha doğru cevaplar veriyorlar.Oyun oynarken eline aldığı oyuncaklarda , dışarıda  ağaç, bulut , güneş vs. gördüğümüzde renkleri de hatırlamaya başladık. Başta da dediğim gibi çocuğunuz sizi yönlendiriyor zaten kendisi soruyor belli bir zaman sonra . Malum o minik parmaklar var ya onları uzatıp soruyorlar meraklı meraklı. Bu sıralar bildiği renkleri eşleştirme yaparak çok mutlu olan kızıma görsel bir sepet hazırlamaya ,haftalık renkler oluşturmaya başladım. Bu farklı dokularda, ve görüntüde aynı renkli nesneler de eşleştirme becerisi için faydalı oluyor. Zeynep aynı renkli iki nesneyi görüp bulunca "aaah aaa ahaaa " diye bağırarak yanımıza geliyor ve onların rengini söylüyor . Bizde çok mutlu oluyoruz tabi. Şöyle bir ayrıntıyı da atlamamak gerektiğini düşünüyorum ne kadar çok tekrar o kadar iyi yerleşiyor ama bunu bir ders gibi değil oyun gibi yapmalıyız ki oynayarak yani mutlu olarak öğrensin . Kimi çocuk sıkılıyorsa da ki Zeynebin de sıkıldığını anladığımda hemen oyun değiştiriyorum , ısrar etmemek gerektiğini düşünüyorum. Zamanı gelince öğreniyorlar. Mesele onların meraklarını iyi anlamak ve ona yönelik oyunlar bulmakta sanırım. Üstteki resimdeki  yeşiller geçen haftanın rengiydi. Zeynepçe " YİŞ Şİİİ" Bu haftanın rengi çok sevdiği turuncu olacak . Sepet haricinde mandalina , portakal yerkende sık sık anacağız coşkulu seslerle turuncuyu. Zeynep turuncuya "PU PUN CUUU" dıyor :))) Görüşmek üzere

8 Ocak 2014 Çarşamba

16.AY

    Dün itibariyle Zeynep kuzusu 16.ayına girdi .Bakalım bu ay bizi ne gibi farklılıklar bekliyor?
 Hızlı bir şekilde kararlarını kendisinin vermek istediğine şahit oluyorum gün be gün. Benliği kuvvetleniyor , yani büyüyor kuzucuk.
  Özgüvenine destek olmak , bizi sadece gerçekten zorlandığında yardım eden , her zaman yanında olan ama her yaptığı işte dibinde durmayan dayanaklar olarak görmesi,  onu en çok seven ama ona hayatı tanıma ve keşfetme fırsatı verdikleri için zaman zaman düşmesine , ufak tehlikeleri göze almasına izin veren anne babalardanız, olmaya çalışıyoruz.
     Mesela yeni aldığımız sandalye ye rahatlıkla tırmanıp oturabiliyor fakat ilk günler inerken tedirgin oluyordu. "-İnn"  diyerek yüzüme bakıyordu. Bende sadece birkez yardım ederek gösterdim. Sonraki inişler de de yardım bekledi fakat ben ona yapabileceğini söyledim. Bunu söylerken duygusal olarak şu mesajı vermeye çalışıyorum , becerebiliyorumdur inşallah."- Biraz çaba sarfetmen gerekebilir ama sen bunu başarırsın , merak etme sana gerçek bir zararın gelmesıne ben izin vermem ." Ufak kaymalara , tökezlemelere izin veriyorum. Hep tetikte duruyor fakat müdahale etmemeye çalışıyorum. Bu şekilde davrandıkça hem cesaetleniyor hemde farklı metodları keşfediyor.
  Tabi her çocuk farklıdır ve  her anne vicdanı ile harmanladığı bilgileri en doğru şekilde yansıtmaya çalışacaktır kuzusuna. Benim kızım fazlaca naif bir kişiliğe sahip olduğu için onu cesaretlendirmek  işe yarıyor. Tabi bunda iletişiminiz çok önemli. Şimdiye kadar ki zaman da görebilyorum ki çocuğunuzla iyi bir iletişim sağlayabildiyseniz. Zaten hem siz onun bakış ve mimiklerinden hem de o sizin verdiğiniz duygusal mesajdan anlayacak ve daha rahat bir iletişim ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. Ona güven vermenin en tabi yolların başında sık sık kucaklamak geliyor olsa gerek. Çoğu zaman açıklama yapmadan sıcacık  bir bakış, hele hele kendilerini aciz hissedip dudak büktükleri anda iksir gibi bir bağrına basma hiç bir metodla kıyaslanamaz herhalde ...

5 Ocak 2014 Pazar

Yeni başlayan oyunlar...

Bir önceki yazıda bahsettiğim taramalardan sonra ilk işim, kızıma bir sandalye almak oldu . Odamızda bir köşe oluşturduk.  Gardolabımızın karşı duvarındaki kolona bir sehpa ayarladım , duvara da ikeadan aldığım bir kare ayna yapıştırdım . Üstüste geçen kaplarımızı ve bir kaç küple beraber keçeli ve kuru boya kalmelerimizde sehpa üstünde yerini aldı. Yine ikeadan aldığımız sevimli yeşil sandalyemiz de yerini aldı. Hem oturumu kolay olduğu hemde onu sınırlayıp dikkat toplamaya yardımcı olduğu için daha uzun süre karalama yapmaya başladı kuzucuk. Tabi sıkılıp kalemleri fırlattığın da da olayı başka bir aktiviteye çeviriyoruz. Kalemleri tek tek renklerini söyleyerek bir sağ bir sol tarafından ona uzatıyorum oda kaplardan birinin içine koyuyor. Tabi zevkli hale getirmek için bağırmalar şakalaşmalar şart :)  böylelikle hem toplamayı, hem renkleri , hemde sağ ve sol dan alarak beden duyu farkındalığını da geliştirmiş oluyoruz :))


Bugünlerde başladığımız diğer aktivite ise , aktarma aktiviteleri ve yemek yeme alışkanlığı. İlk aktarma aktivitesini düğmeler ile yaptık baya zevk aldı . Bir kaç kez tekrarladı. En çok hoşuma giden ise düğmeleri diğer kaba koydukça   "-aktae dimm" demesi . Bu yöntemde hedef , çocuğun doğruyu kendi keşfetmesi olduğu için gösterdikten sonra sadece doğru hamlelerde tebrik edip gerisinde müdahale etmiyorum. Artık kendi kendine yemeyi de hızlandırma çalışmaları başladı. Biz sabredemeyip hızlıca müdahale etmemeyi başarmalıyız anneler. Uzun sürse de, kendi yemeli ki alışkanlık ve sorumluluk kazanımı sağlansın. Hatta yemek yerken bir küçük sürahi ile küçük bardağı olması tavsiye ediliyor. Susadığı zaman kendisi yine aktarma ile bardağa suyunu koyup kendi içebilmesini öğretmek de hedeflerden. Dökülenler için de bir sünger yada bez bulundurursanız her dökülen yemek yada suda eline verin ,silmesini söyleyin .Zaten çok zevk alıyorlar :)))  Şimdilik bu kadar ...